Hava Durumu

Türkiye’nin Körfez Diplomasisi

Yazının Giriş Tarihi: 22.10.2025 15:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.10.2025 15:44

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuveyt, Katar ve Umman’ı kapsayan üç günlük Körfez turu, sadece bir diplomatik ziyaretler zinciri değil; Türkiye’nin bölgesel vizyonunu yeniden tanımlayan stratejik bir manifestodur.
Bu tur, Ankara’nın Körfez başkentleriyle yıllara dayanan dostluklarını kalıcı stratejik ortaklıklara dönüştürme hamlesidir. Ve belki de en önemlisi, Ortadoğu’da çok kutuplu bir denge arayışının yeni adıdır.

Erdoğan’ın ilk durağı Kuveyt’ti. Aralık 2023’te göreve gelen Kuveyt Emiri Şeyh Mişal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, göreve gelir gelmez Ankara’yı ziyaret etmişti; şimdi bu ziyaretin iadesi gerçekleşti. Kuveyt, Irak işgalinden bu yana “denge diplomasisi”nin sembolü olarak öne çıkıyor. Ekonomik açıdan güçlü, siyasi açıdan temkinli… Ancak Türkiye ile ilişkilerinde yeni bir dönem başlatma iradesi açıkça hissediliyor.
Bu ziyaret, iki ülke arasındaki ilişkileri yalnızca yatırım ekseninde değil, güven ve bölgesel istikrar çerçevesinde yeniden tanımlıyor.

Katar–Türkiye ilişkileri artık klasik diplomasiyle açıklanamaz. Bu iki ülke arasında derin bir ittifak ruhu var. 2014’te imzalanan savunma anlaşması, 2017 Körfez krizinde Türk askerlerinin Doha’ya konuşlandırılması ve Halid bin Velid Askerî Üssü’nün açılması, bu bağın sembolleri arasında.

Bugün iki ülke arasında 117 anlaşma yürürlükte. Bu rakam, sadece bir istatistik değil; Türkiye ile Katar’ın bölgede ortak çıkarların ötesinde ortak bir kaderi paylaştığının göstergesi. Katar basını bu ziyareti “60 yıllık dostluğun stratejik dönüm noktası” olarak nitelendirdi. Çünkü artık mesele sadece ekonomi değil — geleceği birlikte inşa etme meselesi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani arasındaki güçlü kişisel dostluk da bu ilişkilere ayrı bir derinlik kazandırıyor.

Erdoğan’ın Körfez turundaki son durağı Umman oldu. Sultan Heysem bin Tarık’ın Kasım 2024’teki Ankara ziyaretiyle başlayan karşılıklı güven, bugün ekonomik ve stratejik işbirliğine dönüşmüş durumda. Umman, bölgesel krizlerde sessiz ama etkili arabuluculuk rolüyle tanınıyor. Türkiye’nin diplomasi tarzıyla da bu anlamda doğal bir uyum içinde. Muskat’taki temaslar yalnızca ticaret değil; aynı zamanda arabuluculuk diplomasisinde eşgüdüm konularını da kapsadı. Çünkü Türkiye de Umman gibi, “krizleri büyütmek” yerine “çözüm üretmeyi” tercih ediyor.

Bu ziyaretleri yalnızca ekonomik işbirliği olarak okumak eksik olur. Bölge, İsrail’in saldırgan politikaları nedeniyle yeni bir güvenlik sarsıntısı yaşıyor. Gazze’den Lübnan’a, Suriye’den Yemen’e kadar genişleyen ateş hattı, Körfez ülkelerini de doğrudan tehdit ediyor. İşte bu noktada Türkiye’nin diplomatik refleksi devreye giriyor. Ankara, hem siyasi hem de askerî düzeyde kolektif güvenlik mimarisi oluşturmak için somut adımlar atıyor. Bu yaklaşım, sadece söylem düzeyinde değil; sahada da karşılığı olan pragmatik bir stratejiye dönüşmüş durumda.

Körfez turunun perde arkasındaki en önemli başlık Gazze oldu. Ateşkesin sürdürülmesi, yeniden inşa süreci ve insani yardımların koordinasyonu, Ankara’nın öncelikli gündem maddeleri arasında. Körfez’in mali kapasitesiyle Türkiye’nin insani diplomasi tecrübesi birleştiğinde, sadece bir yardım mekanizması değil, vicdana dayalı yeni bir dayanışma modeli ortaya çıkıyor. Bu model, Batı’nın soğuk pragmatizmine karşı ahlaki temelli bir dış politika anlayışını temsil ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu turları, aslında 2024’te İsrail’in İran’a saldırısı nedeniyle ertelenmişti. Bugün yeniden canlanan temaslar zinciri, Türkiye’nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle geliştirmeyi planladığı geniş çaplı stratejik ağın bir parçası. Küresel düzen yeniden şekillenirken, Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki bu çok katmanlı işbirliği, Ortadoğu’nun geleceğini belirleyecek temel sütunlardan biri olma yolunda ilerliyor.

Çünkü Ankara’nın perspektifinde Körfez artık “uzak bir ticaret ortağı” değil — ortak bir güvenlik coğrafyası. Ve o coğrafyada, Türkiye yalnızca bir gözlemci değil; yeni küresel düzenin kurucu aktörlerinden biri olacaktır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.