Bu çağda, akıl ve bilgelik için sıkça dua etmeliyiz, zira akıl, insana lütfedilmiş en büyük nimetlerden biridir. Düşünsenize, aklınız olmasaydı ne yapardınız? Ne yazık ki, aptalların dünyayı istila ettiği bir dönemdeyiz. Dünyanın dört bir yanına gitseniz de devlet kurumlarından özel şirketlere kadar her yeri aptalların ele geçirdiğini göreceksiniz. Siyasi partilerden sivil toplum kuruluşlarına kadar, bir zamanlar sorumluluk sahibi olmaları düşünülemeyecek kişiler, şimdi her yeri yönetiyor. İşte bu yüzden, dünya bir türlü toparlanamıyor.
Bu nedenle, dünyadaki değişimleri anlamakta zorlanan, öfkeli, sert mizaçlı ve depresyonda olanlar giderek çoğalıyor. Sağduyu, merhamet, şefkat ve hikmet neredeyse tamamen yok olmuş durumda. Yüzeysel ve yanıltıcı bilgiler, dar görüşlülük ve bağnazlık her yerde. Mantık dışı ne varsa, insanları ciddi şekilde etkiliyor.
Her yeri vasatlık sarmış durumda. Sağcısı, solcusu, liberalesi, laiki, muhafazakârı fark etmeksizin, hemen her kesimde bir aptallık ve vasatlık hakim. İdeolojik farklılıklarına rağmen, bu asrın yaygın hastalığı olan vasatlık ve aptallık her yeri sarmış durumda. İtalyan bilim insanı, yazar ve eleştirmen Umberto Eco, sosyal medyanın, bir zamanlar bir barda bir kadeh şarap eşliğinde zararsızca konuşan pek çok kişiye, şimdi Nobel Ödülü sahipleriyle aynı konuşma hakkını verdiğini belirterek, bu durumu "aptalların istilası" olarak tanımlıyor.
Vasatlık ve aptallık her yeri sardığında, kaçınılmaz olarak narsizm, dikkat dağınıklığı, bipolar bozukluklar gibi hastalıklar ciddi şekilde yayılıyor. Fransız psikolog Jean Francois Marmion, "Aptallık Psikolojisi" adlı kitabında, günümüzde sosyal medya ağlarının doğrudan etkisiyle, yüzeysellik, bağnazlık ve mantık değerleriyle çelişen düşüncelerin kutsandığını ve sağduyunun giderek kaybolduğunu söylüyor. Marmion, bu yeni durumun dünya genelinde merhametten uzak, hilekar, kurnaz, sahtekar, başkalarına karşı düşmanlık besleyen, her fırsatta karşı tarafı alt etmeye çalışan, öfkeli ve depresyon içindeki narsist bir kitle yarattığını belirtiyor.
Kıt akıllı, yağcı, yeteneksiz ve yetersiz kişiler, yüksek mevkilere ulaşmak için çeşitli entrikalara başvuruyor ve bu da dünyadaki birçok kurumda sorunların büyümesine neden oluyor. Marmion kitabında bu aptallığa şu örneği gösteriyor: “Doksanlı yıllarda, Güney Kore'de havacılık kazalarının sıklığı arttı. En kanlı kazalardan birinde, bir Kore Havayolları uçağı düştü ve tüm yolcular ile uçak ekibi öldü. Felaket üzerine yapılan kapsamlı bir soruşturma sonucunda, herkesin arızayı bildiği ancak kimsenin bunu üst düzey yöneticilere iletmek için cesareti olmadığı ortaya çıktı.”
"Vasatlığın İktidarı" adlı eserinde, Kanadalı yazar Alain Deneault, aptalların, ahmakların, üçkağıtçıların, düzenbazların ve kibirli narsist kişilik lerin ele geçirdiği bir çağda nasıl davranılması gerektiği üzerine önerilerde bulunuyor. Deneault, "Akıllı olmayın, hatta rahat olmayın; çok tutkulu olmayın, insanları korkutursunuz. En önemlisi, 'iyi fikirler'den uzak durun, çünkü kâğıt öğütücüleri onlarla dolu. Keskin bakışlarınız insanları rahatsız ediyor, gözlerinizi açın ve dudaklarınızı gevşetin. Düşünceleriniz zayıf olmalı ve zayıf görünmelidir. Kendinizden söz ederken, çok da önemli biri olmadığınızı bize hissettirin. Bu, sizi doğru kutuya koymamızı sağlar. Zaman değişti. Kimse Bastille'e baskın yapmadı, Reichstag yangını diye bir şey olmadı, Aurora'dan tek bir top atışı yapılmadı. Ancak saldırı başladı ve başarıyla sonuçlandı: Vasatlık, iktidarı ele geçirdi." diye belirtiyor.
Bu sıkıntılı çağda, siyasi, ekonomik ve toplumsal dönüşümlerin pervasızca yaşandığı bir dönemdeyiz, ve maalesef siyasetten ekonomiye, tüm makamlarda vasatlık ve aptallık hakim. Bu nedenle, zorluklarla dolu bu dönemde aklımızı korumak, tevazu, sadelik, merhameti ve şefkati göz ardı etmemek, öfkemize hakim olmak ve başkalarının hakkını yememek bizim için daha da önemli hale geliyor. Özellikle, filozofların ve din adamlarının etkili olduğu akademik çevreler, cemaatler ve tarikatlar da dahil olmak üzere, aptallığın yayılması durumu daha da vahim hale getiriyor. Filozoflar ve din adamları, gereksiz tartışmalara son verip insanların gerçek sorunlarıyla ilgilenmedikçe, bu sorunlar daha da artacak gibi görünüyor. Kısacası, bu aptallık salgınıyla herkes bir şekilde zarar görüyor. Uruguaylı gazeteci ve yazar Eduardo Galeano'nun belirttiği gibi, "Düğünlerin aşktan, cenazenin ölüden ve tapınağın Tanrı'dan daha fazla önemsendiği değersiz, yavan bir çağda yaşıyoruz."
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Turan KIŞLAKÇI
Tanrım, aklımızı koru!
Bu çağda, akıl ve bilgelik için sıkça dua etmeliyiz, zira akıl, insana lütfedilmiş en büyük nimetlerden biridir. Düşünsenize, aklınız olmasaydı ne yapardınız? Ne yazık ki, aptalların dünyayı istila ettiği bir dönemdeyiz. Dünyanın dört bir yanına gitseniz de devlet kurumlarından özel şirketlere kadar her yeri aptalların ele geçirdiğini göreceksiniz. Siyasi partilerden sivil toplum kuruluşlarına kadar, bir zamanlar sorumluluk sahibi olmaları düşünülemeyecek kişiler, şimdi her yeri yönetiyor. İşte bu yüzden, dünya bir türlü toparlanamıyor.
Bu nedenle, dünyadaki değişimleri anlamakta zorlanan, öfkeli, sert mizaçlı ve depresyonda olanlar giderek çoğalıyor. Sağduyu, merhamet, şefkat ve hikmet neredeyse tamamen yok olmuş durumda. Yüzeysel ve yanıltıcı bilgiler, dar görüşlülük ve bağnazlık her yerde. Mantık dışı ne varsa, insanları ciddi şekilde etkiliyor.
Her yeri vasatlık sarmış durumda. Sağcısı, solcusu, liberalesi, laiki, muhafazakârı fark etmeksizin, hemen her kesimde bir aptallık ve vasatlık hakim. İdeolojik farklılıklarına rağmen, bu asrın yaygın hastalığı olan vasatlık ve aptallık her yeri sarmış durumda. İtalyan bilim insanı, yazar ve eleştirmen Umberto Eco, sosyal medyanın, bir zamanlar bir barda bir kadeh şarap eşliğinde zararsızca konuşan pek çok kişiye, şimdi Nobel Ödülü sahipleriyle aynı konuşma hakkını verdiğini belirterek, bu durumu "aptalların istilası" olarak tanımlıyor.
Vasatlık ve aptallık her yeri sardığında, kaçınılmaz olarak narsizm, dikkat dağınıklığı, bipolar bozukluklar gibi hastalıklar ciddi şekilde yayılıyor. Fransız psikolog Jean Francois Marmion, "Aptallık Psikolojisi" adlı kitabında, günümüzde sosyal medya ağlarının doğrudan etkisiyle, yüzeysellik, bağnazlık ve mantık değerleriyle çelişen düşüncelerin kutsandığını ve sağduyunun giderek kaybolduğunu söylüyor. Marmion, bu yeni durumun dünya genelinde merhametten uzak, hilekar, kurnaz, sahtekar, başkalarına karşı düşmanlık besleyen, her fırsatta karşı tarafı alt etmeye çalışan, öfkeli ve depresyon içindeki narsist bir kitle yarattığını belirtiyor.
Kıt akıllı, yağcı, yeteneksiz ve yetersiz kişiler, yüksek mevkilere ulaşmak için çeşitli entrikalara başvuruyor ve bu da dünyadaki birçok kurumda sorunların büyümesine neden oluyor. Marmion kitabında bu aptallığa şu örneği gösteriyor: “Doksanlı yıllarda, Güney Kore'de havacılık kazalarının sıklığı arttı. En kanlı kazalardan birinde, bir Kore Havayolları uçağı düştü ve tüm yolcular ile uçak ekibi öldü. Felaket üzerine yapılan kapsamlı bir soruşturma sonucunda, herkesin arızayı bildiği ancak kimsenin bunu üst düzey yöneticilere iletmek için cesareti olmadığı ortaya çıktı.”
"Vasatlığın İktidarı" adlı eserinde, Kanadalı yazar Alain Deneault, aptalların, ahmakların, üçkağıtçıların, düzenbazların ve kibirli narsist kişilik lerin ele geçirdiği bir çağda nasıl davranılması gerektiği üzerine önerilerde bulunuyor. Deneault, "Akıllı olmayın, hatta rahat olmayın; çok tutkulu olmayın, insanları korkutursunuz. En önemlisi, 'iyi fikirler'den uzak durun, çünkü kâğıt öğütücüleri onlarla dolu. Keskin bakışlarınız insanları rahatsız ediyor, gözlerinizi açın ve dudaklarınızı gevşetin. Düşünceleriniz zayıf olmalı ve zayıf görünmelidir. Kendinizden söz ederken, çok da önemli biri olmadığınızı bize hissettirin. Bu, sizi doğru kutuya koymamızı sağlar. Zaman değişti. Kimse Bastille'e baskın yapmadı, Reichstag yangını diye bir şey olmadı, Aurora'dan tek bir top atışı yapılmadı. Ancak saldırı başladı ve başarıyla sonuçlandı: Vasatlık, iktidarı ele geçirdi." diye belirtiyor.
Bu sıkıntılı çağda, siyasi, ekonomik ve toplumsal dönüşümlerin pervasızca yaşandığı bir dönemdeyiz, ve maalesef siyasetten ekonomiye, tüm makamlarda vasatlık ve aptallık hakim. Bu nedenle, zorluklarla dolu bu dönemde aklımızı korumak, tevazu, sadelik, merhameti ve şefkati göz ardı etmemek, öfkemize hakim olmak ve başkalarının hakkını yememek bizim için daha da önemli hale geliyor. Özellikle, filozofların ve din adamlarının etkili olduğu akademik çevreler, cemaatler ve tarikatlar da dahil olmak üzere, aptallığın yayılması durumu daha da vahim hale getiriyor. Filozoflar ve din adamları, gereksiz tartışmalara son verip insanların gerçek sorunlarıyla ilgilenmedikçe, bu sorunlar daha da artacak gibi görünüyor. Kısacası, bu aptallık salgınıyla herkes bir şekilde zarar görüyor. Uruguaylı gazeteci ve yazar Eduardo Galeano'nun belirttiği gibi, "Düğünlerin aşktan, cenazenin ölüden ve tapınağın Tanrı'dan daha fazla önemsendiği değersiz, yavan bir çağda yaşıyoruz."