Hava Durumu

Gazze Bebekleri İçin İsyan Vakti

Yazının Giriş Tarihi: 21.05.2025 16:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.05.2025 16:11

Toprağa serilmiş minik bedenler…
Çocuğunun cansız bedenini kucaklayan anneler, babalar…
Bebek kardeşini taşıyan bir çocuğun titreyen adımları…
Açlıktan kıvranarak can veren yavrular…
Kolları, bacakları kopmuş binlerce çocuk…
Gözyaşları içinde annesinin, babasının cesedine veda eden evlatlar…
Bombardımandan bombardımana savrulurken, enkazlar arasında ne yöne gittiğini bilmeden yürüyen, annesiz babasız kalmış şaşkın bakışlı çocuklar…
Ve her mahallenin harap olmuş duvarlarından sarkmakta olan minik cesetler…

Yahu, Allah aşkına…
Bu sahneler hâlâ yüreğini isyana kaldırmıyor mu insanın?
Daha ne kadar sessiz kalacağız bu barbarlığın, bu ahlâksız vahşetin karşısında?
Gazzeli küçük Faisal El-Haldi’nin feryadı kulaklarımızı yırtmıyor mu?

“Annem yedi aylık hamileydi. Karnından vurdular. Annemi ve babamı gözümün önünde öldürdüler!”

Hayır!
Bunu yapanlar insan olamaz.
Ne Süleyman’ın, ne Davud’un (as) yolundan gidiyor bunlar.

Bunlar barbarlığın ötesinde bir karanlığa ait.
Bunlar emperyalizmin, ırkçılığın, sömürgeciliğin laboratuvarlarında üretilmiş Siyonist bir canavar türü…
Bunlar, Osmanlı’nın ve İslam medeniyetinin asırlarca kucak açtığı Yahudilerden olamaz.

İsrail’in siyasetçisi Moshe Feiglin, bütün dünyanın gözlerinin içine baka baka şöyle diyebiliyor:
“Gazze’deki her çocuk, her bebek bir düşmandır. Düşman Hamas değil… Gazze’yi fethetmeli, kolonileştirmeliyiz ve orada tek bir Gazzeli çocuk bile bırakmamalıyız. Başka bir zafer yoktur.”

Siyonist zulüm, Cengiz Han’ı, Hitler’i, DAİŞ’i bile utandıracak bir hınçla sürüyor.
Gazze, artık bir bebekler kabristanına döndü.
Ve bu barbarlar, bebeklerin kanını dökmekten adeta haz alıyor.
Dünya, bu dehşete karşı hâlâ birleşmeyecek mi?

Ey dünyanın vicdanı!
Neredesin?
Bu bebekler için yeri sarsmak gerekmez mi artık?

Bugün, 14.000 bebek açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya…
19 ayı aşkın süredir devam eden kitlesel katliamın, yüz binlerce sivilin ölümünün ardından, kasten ve planlı bir şekilde uygulanan açlık, onları birer birer hayattan koparıyor.
Ve utanarak söylemeliyiz ki, hâlâ İsrail’de tek bir büyükelçilik bile kapanmış değil!
İnsanlık vicdanı artık isyan ediyor.
İskoç tarihçi William Dalrymple haykırıyor:
“2,1 milyon insanın açlıktan ölmesini ve etnik temizlik kurbanı olmasını engellemek istiyorsak, bütün silah satışlarını durdurmalı ve bu katil rejime acilen yaptırımlar uygulamalıyız.”

Siyonizmin karşısında duran Yahudi yazar Alon Mizrahi bile, Avrupa’nın uyanışına seviniyor:
“Harika haberler bunlar. Barbar ve psikopatların ülkesi için tsunami yaklaşıyor. İsrail, Avrupa ile ABD arasında büyük bir kopuşa neden olabilir. İlk işaretleri yakında göreceğiz. ABD, büyük bir kırılma yaşanana dek İsrail’e sadık kalacak ama Avrupa çok daha erken geri çekilecek. Bu süreç şimdiden başladı bile.”

Siyonizmin sonunu gören merhametli Yahudiler dahi ses yükseltirken, bazı sözde Müslüman ülkelerin hâlâ korkudan bu canilerin kuyruğuna takılması, insanlık adına utanç değil midir?
Tarih bunu da yazacak…
Netanyahu ve avenesi, tıpkı Firavun, Nemrut, Hitler ve DAİŞ gibi tarihin çöplüğüne gömülecek, ebediyen lanetleneceklerdir.

Zira insanlık tarihinde hiçbir dönem bu kadar çok bebek, bu kadar çok çocuk hedef alınmadı.
Gazze’nin feryatları artık arşa ulaştı.
Bebeklerin çığlıkları bir gün bütün dünyayı saracak, yakacak, sarsacak.

Ey dünya!
Gazze’nin çocukları, bebekleri için hâlâ suskun musun?
Arşa yükselen çığlıklar kulaklarını sağır mı etti?
Her biri bir meleğin masumiyetini taşıyan bu yavruların ölümüne daha ne kadar kayıtsız kalacaksın?

Sen ki insanlık adına kurulan mahkemelerle övünürsün…
Sen ki adaletten, vicdandan, özgürlükten bahsedersin…
Şimdi söyle, bu çocukların sana sunduğu dava dosyasını nereye kaldırdın?
Hangi arşive gömdün bu gözyaşlarını?
Hangi çıkarın, hangi hesapların susturdu seni?

Artık zamanıdır:
Susma ey dünya…
Her şey yerle bir olsa da, sen ayakta kal!
Herkes sinip köşesine çekilse bile, sen ileriye yürü!

Çünkü bir tek senin sözün kaldı bu karanlıkta yankılanacak.
Ve bil ki, susarsan sadece bir halkı değil, bütün insanlığı yitireceğiz.

Sen durma…
Sen yılma…
Sen susma…

Yüreğin gevşemesin, kalemin sarsılmasın…
Gazze için yaz…
Sanki her harf, şarapnel parçalarıyla parçalanmış bir çocuğun kalbine merhem olacakmış gibi…
Sanki dökülen her damla kan, senin satırlarınla kayda geçecekmiş gibi…
Sanki ağlamazsan, bu bebeklerin varlığını hiç kimse hatırlamayacakmış gibi…

Bir gün geldiğinde ve Rabbin sana soracak olduğunda:
“Gazze yandığında sen neredeydin?”
İşte o vakit sunacak bir cevabın, bir duruşun, bir izzetin olsun…
Çünkü gücünün sonuna kadar mücadele etmeyen herkes, o mazlumları terk etmiş sayılır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.