Hava Durumu

Filistin’de Yaşananları Filozofça Okumak

Yazının Giriş Tarihi: 27.08.2025 16:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.08.2025 16:18

Dünyanın vicdanı, kimi zaman sessizliğe gömülür; kimi zaman ise tek bir hakikat cümlesiyle yankılanır. Bugün, Gazze’nin yıkıntıları arasından yükselen o yankıyı bize hatırlatanlardan biri, İtalyan filozof kadın Roberta de Monticelli’dir. Onun kaleme aldığı “Filistin’de Çiğnenen İnsanlık” adlı eser, yalnızca bir felsefe metni değil, aynı zamanda insanlık için bir çağrıdır: Hukukun, vicdanın ve aklın, karanlığın tam ortasında bile yeniden filizlenebileceğini gösteren bir ders kitabı.

Küresel Sumud Filosu’nun onlarca gemiyle Gazze’ye insani yardım ulaştırmak üzere gün saydığı bir dönemde Monticelli, felsefî kavramların da artık ete kemiğe bürünmesi gerektiğini vurguluyor: İnsanlığın bugün en çok ihtiyaç duyduğu şey Sumud’tur — yani köklere tutunma, direnme, vazgeçmeme iradesi.

Monticelli’nin satırları, yalnızca teorik düşünce değil, somut hukuki gerçeklerle de örülüdür. 19 Temmuz 2024’te Uluslararası Adalet Divanı, BM’nin talebiyle işgalin hukuki sonuçlarına dair görüşünü açıkladı: İşgal yasadışıdır; daha da ötesi, bu bir apartheid rejimidir, bir ilhak girişimidir, bir ırkçı ayrımcılık düzenidir.

Monticelli, bu kararı “karanlığın içinde pratik aklın aydınlanması” olarak yorumlar. Ona göre bu karar, insanlığın uçuruma sürüklendiği bir çağda hâlâ medeniyetin intihardan kaçış yolunu aydınlatabilecek güçtedir.

Ama filozof, gerçeğin çıplak hâlini de saklamaz. Uluslararası hukukun ne ölçüde ciddiye alındığını gösteren sahneler, neredeyse bir kara mizah örneği gibidir: BM Genel Kurulu’nda, Filistin’in tam üyeliğine karşı çıkan ve yalnız kalan Amerikalı temsilci… Ve kararın ardından, BM Şartı’nı parçalayıp kâğıt öğütücüsüne atan İsrail temsilcisi Gilad Erdan… Bu sahneler, yalnızca bir ülkenin tavrını değil; aynı zamanda insanlığın vicdan terazisinin nasıl çarpıtıldığını gözler önüne serer.

Monticelli, Gazze’ye baktığında yalnızca yıkılmış binalar değil, katledilen hakikat görür.
“Gazze Şeridi’ndeki acı ve yıkım yığını içinde, dünyanın ruhu yanıyor” der. Çünkü orada yalnızca bedenler ve ruhlar değil; dilin anlamı, umudun sesi ve tarihin hafızası da yok edilmektedir. Belgelerin, kayıtların, okulların, camilerin, üniversitelerin, müzelerin yok edilmesi; bir halkın hafızasının sistemli bir biçimde silinmesidir. Bu, yalnızca bir askeri operasyon değil, insan kimliğinin topyekûn ortadan kaldırılmasıdır.

Monticelli’nin en sert eleştirisi, yalnızca şiddeti uygulayanlara değil, ona göz yuman dünyayadır.
Ne kadar çok şeyi ortadan kaldırdık! Kayıtsızlığın örtüsünü kaldırın” diye seslenir. Çünkü dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan, gerçeği görmektense ahlaki imgelerin sahte perdesine sığınmaktadır. Fakat yine de bir umut ipliği vardır: Berlin’de de bir yargıç olduğuna, hakikatin bir gün hüküm süreceğine dair o kırılgan ama sarsılmaz inanç. Filistinliler bu inanca sarılıyor, hatta az sayıda vicdanlı İsrailli Yahudi de bu ince ipten tutunuyor.

Roberta de Monticelli, dünyayı hem aklî hem de fiilî Sumud’a davet ediyor: “Hâlâ akla, hukuka inanmak, bütün yaşamını şiddetsiz direnişe adamak ne büyük bir lütuf olabilir.”

Ona göre, hakikat yalnızca yalanların, önyargıların ve kayıtsızlığın örtüsünü kaldırarak ortaya çıkabilir. Bu nedenle insanlığa seslenir:
Yeni bir Lessing, yeni bir Simone Weil, yeni bir Mahmud Derviş, yeni bir Edward Said yetiştirmeliyiz. Ezilenlerin aşağılanmasının onları yozlaştırmayacağına, korkak kılmayacağına dair o eski güveni yeniden dile getirmeliyiz.”

Monticelli’nin kitabı, yalnızca Filistin için değil, bütün insanlık için bir çağrı manifestosu gibidir. O, felsefenin gündelik hayatın en acı gerçeğiyle nasıl kesiştiğini, hukukun ise vicdanın diliyle nasıl birleştiğini gösteriyor. Bugün insanlığın önündeki en büyük soru şudur: Hakikate sadık kalabilecek miyiz? Yoksa kayıtsızlığın karanlığında boğulmaya devam mı edeceğiz?

Çünkü insanlık, bir zamanlar büyüyüp de kâğıttan kayıklarını suya bırakmayı bıraktığında, boğulmaya başlamıştı. Şimdi vakit, o kayıkları yeniden suya bırakma, yani insani güzelliğin en saf hâlini dünyaya geri çağırma vaktidir…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.