Gazze'nin hüzünlü göğü altında, ABD ve İngiltere'nin desteğiyle Siyonist İsrail'in gerçekleştirdiği vahşet, insanlık vicdanını derin bir üzüntüye sürükledi.Bu acımasızlık, dünya genelinde toplumsal bir uyanışa sebep oldu ve sivil toplum, masum çocukların ve kadınların can vermesine karşı büyük bir infiale yol açtı. Savaş ve katliamların yıkıcı etkileri, insanlığın sessiz kalamayacağı bir gerçek olarak ortaya çıktı.
Bu gösteriler, farklı kültür ve sınıflardan insanların bir araya gelmesine vesile oldu. Sosyal medyanın da etkisiyle geniş bir yankı bulan bu protestolar, insanların barış içinde bir yaşam özlemiyle birleştiği bir noktada, adaletsizliğe karşı ortak bir duruş sergiledi. Bu direniş, sivil toplum örgütleri ve bireysel aktivistlerin yanı sıra sanatçıları, yazarları ve kamuoyu liderlerini de kapsıyor; onlar da katliamın ve savaşın son bulması için kendi seslerini yükseltiyorlar.
Pulitzer ödüllü Amerikalı gazeteci Chris Hedges'in Gazzeli çocuklara yazdığı "Sizi hayal kırıklığına uğrattık" mektubu, İngiltere Parlementosu üyesi Naz Shah'ın "Sevgili Gazzeli çocuklar; Özür dilerim..." ifadeleriyle başlayan mektubu ve ünlü İngiliz yazar ve sanat eleştirmeni John Berger'in 8 yıl önce Gassan Kanafani'nin "Gazze'den Mektup" hikayesini okuyarak verdiği destek, zamanımızın acı gerçeklerine ışık tutuyor. John Berger, "Şiir, kanayan yaraya seslenir" diyerek, sanatın bu karanlık dönemlerde nasıl bir umut kaynağı olabileceğini gösteriyor.
Dijital çağ, vicdan hareketlerini daha geniş kitlelere ulaştırma gücüne sahip. Sosyal medya kampanyaları, çevrimiçi imza kampanyaları ve sanal gösterilerle, dünyanın dört bir yanından insanlar aynı amaç uğruna bir araya geliyor. Özellikle genç nesil, bu hareketin ön saflarında yer alarak, barışçıl ve adil bir dünya için mücadele ediyor. Onlar, değişimin mümkün olduğuna inanıyor ve kolektif eylemlerin gücüne güveniyorlar.
Bu küresel vicdan hareketleri, politikacıları ve uluslararası kuruluşları harekete geçirmeye zorluyor ve bazı durumlarda somut adımların atılmasına sebep oluyor. Bütün istatistikler gösteriyor ki, dünya halklarının büyük bir çoğunluğu (%95) ve devletlerin (%85) bu zulme ve katliamlara tepki gösteriyor. Ancak küçük bir azınlık bu soykırımı desteklemeye devam ediyor. Eğer bütün dünya birleşse, bu barbarlar vahşetlerine devam edemeyecek.
Ancak, bu yolda hala kat edilmesi gereken çok mesafe var. Dünya vicdanının uyanışı, adaletin sağlanması ve savaşların sona erdirilmesi için önemli bir adım olsa da, kalıcı barış ve huzurun sağlanması için daha fazla çaba gerekiyor. Toplumsal bilinç ve uluslararası işbirliği, bu sürecin vazgeçilmez unsurları olarak öne çıkıyor.
Bu süreç, John Lennon'un "Imagine" şarkısında dile getirdiği gibi, ölümün ve öldürmenin olmadığı, insanların barış içinde yaşadığı ve tüm dünyayı paylaştığı bir hayali hatırlatıyor. Dünya vicdanının uyanışı, empatinin gücünü ve çocukların ve kadınların öldürülmesine karşı gösterilen tepkinin, bu karanlık çağda bile umudu yeşerteceğini kanıtlıyor. 20 bine yakın çocuğun şehid edildiği, ABD'nin İsrail'in savaş giderlerini desteklemek için uçak gemisi gönderip ek bütçe ayırması ve AB ülkelerinin sessiz kalmasıyla, "çocukların katledilişine" ortak oldukları bu günlerde, "Imagine" şarkısının sözleri bütün insanlığın dilinde.
Artık, daha cesur ve ölümü göze alabilen siyasetçilere ve aydınlara ihtiyaç duyuluyor. John Lennon gibi, "Çocukların Öldürülmediği Bir Dünya Hayal Edin!" diyebilen cesur sanatçılar, siyasetçiler ve aydınlar...
Bu, sadece bir hayal değil, aynı zamanda ulaşılması gereken bir hedef. Bu hedefe ulaşmak için, dünyanın dört bir yanındaki insanlar, farklılıklarını bir kenara bırakıp, ortak bir vicdan ve anlayış etrafında birleşmeli.
Sonuç olarak, dünya vicdanının uyanışı, her birimizin içindeki iyiliği ve umudu ortaya çıkarma potansiyeline sahiptir. Bu uyanış, insanlığın en karanlık dönemlerinde bile, adil, barışçıl ve daha iyi bir dünya hayalini kovalamanın mümkün olduğunu gösterir. John Lennon gibi cesur sanatçıların, siyasetçilerin ve aydınların öncülüğünde, "Çocukların Öldürülmediği Bir Dünya" hayalini gerçekleştirmek için birlikte çalışmalıyız. Bu, yalnızca bir hayal değil, aynı zamanda her birimizin günlük yaşamında atabileceği adımlarla ulaşabileceğimiz bir hedef olmalıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Turan KIŞLAKÇI
Dünya vicdanı uyanıyor
Gazze'nin hüzünlü göğü altında, ABD ve İngiltere'nin desteğiyle Siyonist İsrail'in gerçekleştirdiği vahşet, insanlık vicdanını derin bir üzüntüye sürükledi. Bu acımasızlık, dünya genelinde toplumsal bir uyanışa sebep oldu ve sivil toplum, masum çocukların ve kadınların can vermesine karşı büyük bir infiale yol açtı. Savaş ve katliamların yıkıcı etkileri, insanlığın sessiz kalamayacağı bir gerçek olarak ortaya çıktı.
Bu gösteriler, farklı kültür ve sınıflardan insanların bir araya gelmesine vesile oldu. Sosyal medyanın da etkisiyle geniş bir yankı bulan bu protestolar, insanların barış içinde bir yaşam özlemiyle birleştiği bir noktada, adaletsizliğe karşı ortak bir duruş sergiledi. Bu direniş, sivil toplum örgütleri ve bireysel aktivistlerin yanı sıra sanatçıları, yazarları ve kamuoyu liderlerini de kapsıyor; onlar da katliamın ve savaşın son bulması için kendi seslerini yükseltiyorlar.
Pulitzer ödüllü Amerikalı gazeteci Chris Hedges'in Gazzeli çocuklara yazdığı "Sizi hayal kırıklığına uğrattık" mektubu, İngiltere Parlementosu üyesi Naz Shah'ın "Sevgili Gazzeli çocuklar; Özür dilerim..." ifadeleriyle başlayan mektubu ve ünlü İngiliz yazar ve sanat eleştirmeni John Berger'in 8 yıl önce Gassan Kanafani'nin "Gazze'den Mektup" hikayesini okuyarak verdiği destek, zamanımızın acı gerçeklerine ışık tutuyor. John Berger, "Şiir, kanayan yaraya seslenir" diyerek, sanatın bu karanlık dönemlerde nasıl bir umut kaynağı olabileceğini gösteriyor.
Dijital çağ, vicdan hareketlerini daha geniş kitlelere ulaştırma gücüne sahip. Sosyal medya kampanyaları, çevrimiçi imza kampanyaları ve sanal gösterilerle, dünyanın dört bir yanından insanlar aynı amaç uğruna bir araya geliyor. Özellikle genç nesil, bu hareketin ön saflarında yer alarak, barışçıl ve adil bir dünya için mücadele ediyor. Onlar, değişimin mümkün olduğuna inanıyor ve kolektif eylemlerin gücüne güveniyorlar.
Bu küresel vicdan hareketleri, politikacıları ve uluslararası kuruluşları harekete geçirmeye zorluyor ve bazı durumlarda somut adımların atılmasına sebep oluyor. Bütün istatistikler gösteriyor ki, dünya halklarının büyük bir çoğunluğu (%95) ve devletlerin (%85) bu zulme ve katliamlara tepki gösteriyor. Ancak küçük bir azınlık bu soykırımı desteklemeye devam ediyor. Eğer bütün dünya birleşse, bu barbarlar vahşetlerine devam edemeyecek.
Ancak, bu yolda hala kat edilmesi gereken çok mesafe var. Dünya vicdanının uyanışı, adaletin sağlanması ve savaşların sona erdirilmesi için önemli bir adım olsa da, kalıcı barış ve huzurun sağlanması için daha fazla çaba gerekiyor. Toplumsal bilinç ve uluslararası işbirliği, bu sürecin vazgeçilmez unsurları olarak öne çıkıyor.
Bu süreç, John Lennon'un "Imagine" şarkısında dile getirdiği gibi, ölümün ve öldürmenin olmadığı, insanların barış içinde yaşadığı ve tüm dünyayı paylaştığı bir hayali hatırlatıyor. Dünya vicdanının uyanışı, empatinin gücünü ve çocukların ve kadınların öldürülmesine karşı gösterilen tepkinin, bu karanlık çağda bile umudu yeşerteceğini kanıtlıyor. 20 bine yakın çocuğun şehid edildiği, ABD'nin İsrail'in savaş giderlerini desteklemek için uçak gemisi gönderip ek bütçe ayırması ve AB ülkelerinin sessiz kalmasıyla, "çocukların katledilişine" ortak oldukları bu günlerde, "Imagine" şarkısının sözleri bütün insanlığın dilinde.
Artık, daha cesur ve ölümü göze alabilen siyasetçilere ve aydınlara ihtiyaç duyuluyor. John Lennon gibi, "Çocukların Öldürülmediği Bir Dünya Hayal Edin!" diyebilen cesur sanatçılar, siyasetçiler ve aydınlar...
Bu, sadece bir hayal değil, aynı zamanda ulaşılması gereken bir hedef. Bu hedefe ulaşmak için, dünyanın dört bir yanındaki insanlar, farklılıklarını bir kenara bırakıp, ortak bir vicdan ve anlayış etrafında birleşmeli.
Sonuç olarak, dünya vicdanının uyanışı, her birimizin içindeki iyiliği ve umudu ortaya çıkarma potansiyeline sahiptir. Bu uyanış, insanlığın en karanlık dönemlerinde bile, adil, barışçıl ve daha iyi bir dünya hayalini kovalamanın mümkün olduğunu gösterir. John Lennon gibi cesur sanatçıların, siyasetçilerin ve aydınların öncülüğünde, "Çocukların Öldürülmediği Bir Dünya" hayalini gerçekleştirmek için birlikte çalışmalıyız. Bu, yalnızca bir hayal değil, aynı zamanda her birimizin günlük yaşamında atabileceği adımlarla ulaşabileceğimiz bir hedef olmalıdır.