Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Portekizli yazar José Saramago, “Defterler” adlı anı kitabında İsrail’in barbarlığını şöyle tanımlar: “İsrail'in politik stratejisi 1948'den beri tamamen Mesih inancına dayalı bir büyük İsrail fikri ile zehirlenmiş olarak en radikal siyonizmin yayılmacı düşlerini gerçekleştiriyor. İsrail bunu yaparken Holokost dehşetinden dolayı kendimizi suçlu hissetmemizi de istiyor... En temel eleştirel adaletten feragat etmemizi ve onun arzusunun uysal bir yankısına dönüşmemizi istiyorlar. İsrail'in istediği fiili ve hukuki mutlak cezadan muafiyet.”
2010’da hayatını kaybeden Saramago’nun yıllar önce gördüğü bu hakikati artık bütün dünya halkları görüyor. İsrail, yaptığı katliamlara, yargısız infazlara, işkencelere, dayatılan açlığa, kitlesel yerinden etmelere, imha, yakma, cinsel şiddet, kitle imha ve soykırımlara dünyanın sessiz kalmasını istiyor. İsrail, Holokost'tan bu yana tarihin en büyük zulümlerinden birini gerçekleştiriyor.
Böylece Siyonist katiller sadece mazlum Filistin halkının değil, bütün bir insanlığın düşmanı olduğunu gösterdi. Holokost bile siyonist İsrail zulmünün yanında hafif kalıyor. Kelimeler bile bu zulmü, dehşeti ve barbarlığı ifade etmekte yetersiz kalıyor. Holokost endüstrisi sona ermiştir. Artık çekilecek en korkunç Nazi kampı filmi bile, son sekiz aydır izlettirilen canlı yayınlardan daha korkunç olamaz. İnsanlar artık Anne Frank'a bakınca, katledilen Filistinli çocuklardan başka bir şey göremeyecek.
Filistin Holokost’u, Yahudi Holokost’unu barbarlıkta ve vahşette geçti. Ve bugün dünyanın ayan beyan bir şekilde gördüğü bu hakikat, siyonizmi tıpkı geçen yüzyılın diğer ideolojileri gibi tarihin çöplüğüne atacaktır. Bütün dünyanın gözünün içine bakıla bakıla işlenen bu soykırım, Batı'nın 200 yıldır inşa ettiği bütün sözde medeniyet hikayesini bitirdi. Dünyanın hukuk, etik ve meşruiyet açısından tam bir boşlukta olduğunu sanıyorduk; meğer değilmiş. Geçmişte Batı tarafından bir ilüzyon yaratılmıştı, ama artık öyle olmadığını bütün dünya halkları gördü.
Bu soykırım savaşı Amerika, AB ve İsrail ortaklığında yürütülüyor; o sebeple sadece Netanyahu ve diğer İsrailliler değil, Amerikalı ve buna destek veren Avrupalı sorumlular da yargılanmalı. Sadece Netanyahu değil, ABD ve AB soykırımcı çok bariz bir şekilde ortaya koydu. Hepsi bu soykırımın uygulayıcılarıdır; sorumluluklarını görmezden gelip sadece Netanyahu'ya bakmak, yanılgıdır. Bunlara destek veren Müslüman yöneticiler ve yazarlar da tarihin çöplüğünde yerini alacaktır.
Amerikalı diplomat, bürokrat ve siyasetçi Nikki Haley, İsrail’de işgal ordusunun Uluslararası Adalet Divanı'na meydan okuyarak Refah'a ateş etmek üzere olduğu top mermilerine "Onları gebertin! Amerika İsrail'i daima sevecek. Nikki Haley" yazdı. Bu da gösteriyor ki Biden İsrail’e mermileri sağladı, Cumhuriyetçiler de imzaladı. ABD siyasi sınıfı bu soykırımın suç ortaklığı konusunda birlik içindedir.
Cenevre Sözleşmesi, uluslararası angajman kuralları, Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ticaret Divanı, BM Güvenlik Konseyi ve insan hakları evrensel bildirgesi, ABD ve Batı tarafından İsrail için feshedildi. İsrail'in 8 Ekim'den beri sürdürdüğü Filistin katliamıyla ilgili binlerce korkunç kayıt gördü dünya halkları. İnsanların zihninde ebedi olarak kalacak ve silinmeyecektir. Yine anladık ki, başından beri ABD-İsrail projesi, Sina'nın zorla yerleşime açılmasıdır ve bu katliam da bunu sağlamak, yani Gazelileri Sina'ya itmek için yapılmaktadır. Gerçekler artık gizlenemez hale gelmiştir.
Hasılı kelam, sözün bittiği yerdeyiz. Bilinmeli ki Filistinlilerin kanını döken caniler, döktükleri kanda boğulacaklardır. Artık vahşet bile bu vahşetten tiksiniyor. Siyasi analizler, diplomasi, uluslararası hukuk, hepsi anlamını yitirdi. Dünya halkları artık bu ilüzyondan uyanmıştır. Filistin’i tanıyan devletler artık İsrail'e karşı güç kullanma dönemini başlatmalıdır. Çünkü gördük ki Siyonizm güçten başka hiçbir dilden anlamıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu çerçevede İslam dünyasına seslenerek dedi ki: “Buradan İslam dünyasına da bir çift sözüm var, ortak bir karar almak için daha neyi bekliyorsunuz? Allah bunun hesabını size, hepimize sorar."
Bu arada, Filistin’deki katliamdan başta bölgedekiler olmak üzere Arap ülkelerinin tamamı sorumludur. 18 Mayıs'ta BM Genel Sekreteri, bu zulmü gördüğü için Arap ülkelerinden birleşmelerini istemişti. Ancak bunu yapabilecek cesareti gösterememişler; zira Arap rejimleri de Siyonist şantaja maruz kalıyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Turan KIŞLAKÇI
Dünya Halklarının İlüzyondan Uyanışı
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Portekizli yazar José Saramago, “Defterler” adlı anı kitabında İsrail’in barbarlığını şöyle tanımlar: “İsrail'in politik stratejisi 1948'den beri tamamen Mesih inancına dayalı bir büyük İsrail fikri ile zehirlenmiş olarak en radikal siyonizmin yayılmacı düşlerini gerçekleştiriyor. İsrail bunu yaparken Holokost dehşetinden dolayı kendimizi suçlu hissetmemizi de istiyor... En temel eleştirel adaletten feragat etmemizi ve onun arzusunun uysal bir yankısına dönüşmemizi istiyorlar. İsrail'in istediği fiili ve hukuki mutlak cezadan muafiyet.”
2010’da hayatını kaybeden Saramago’nun yıllar önce gördüğü bu hakikati artık bütün dünya halkları görüyor. İsrail, yaptığı katliamlara, yargısız infazlara, işkencelere, dayatılan açlığa, kitlesel yerinden etmelere, imha, yakma, cinsel şiddet, kitle imha ve soykırımlara dünyanın sessiz kalmasını istiyor. İsrail, Holokost'tan bu yana tarihin en büyük zulümlerinden birini gerçekleştiriyor.
Böylece Siyonist katiller sadece mazlum Filistin halkının değil, bütün bir insanlığın düşmanı olduğunu gösterdi. Holokost bile siyonist İsrail zulmünün yanında hafif kalıyor. Kelimeler bile bu zulmü, dehşeti ve barbarlığı ifade etmekte yetersiz kalıyor. Holokost endüstrisi sona ermiştir. Artık çekilecek en korkunç Nazi kampı filmi bile, son sekiz aydır izlettirilen canlı yayınlardan daha korkunç olamaz. İnsanlar artık Anne Frank'a bakınca, katledilen Filistinli çocuklardan başka bir şey göremeyecek.
Filistin Holokost’u, Yahudi Holokost’unu barbarlıkta ve vahşette geçti. Ve bugün dünyanın ayan beyan bir şekilde gördüğü bu hakikat, siyonizmi tıpkı geçen yüzyılın diğer ideolojileri gibi tarihin çöplüğüne atacaktır. Bütün dünyanın gözünün içine bakıla bakıla işlenen bu soykırım, Batı'nın 200 yıldır inşa ettiği bütün sözde medeniyet hikayesini bitirdi. Dünyanın hukuk, etik ve meşruiyet açısından tam bir boşlukta olduğunu sanıyorduk; meğer değilmiş. Geçmişte Batı tarafından bir ilüzyon yaratılmıştı, ama artık öyle olmadığını bütün dünya halkları gördü.
Bu soykırım savaşı Amerika, AB ve İsrail ortaklığında yürütülüyor; o sebeple sadece Netanyahu ve diğer İsrailliler değil, Amerikalı ve buna destek veren Avrupalı sorumlular da yargılanmalı. Sadece Netanyahu değil, ABD ve AB soykırımcı çok bariz bir şekilde ortaya koydu. Hepsi bu soykırımın uygulayıcılarıdır; sorumluluklarını görmezden gelip sadece Netanyahu'ya bakmak, yanılgıdır. Bunlara destek veren Müslüman yöneticiler ve yazarlar da tarihin çöplüğünde yerini alacaktır.
Amerikalı diplomat, bürokrat ve siyasetçi Nikki Haley, İsrail’de işgal ordusunun Uluslararası Adalet Divanı'na meydan okuyarak Refah'a ateş etmek üzere olduğu top mermilerine "Onları gebertin! Amerika İsrail'i daima sevecek. Nikki Haley" yazdı. Bu da gösteriyor ki Biden İsrail’e mermileri sağladı, Cumhuriyetçiler de imzaladı. ABD siyasi sınıfı bu soykırımın suç ortaklığı konusunda birlik içindedir.
Cenevre Sözleşmesi, uluslararası angajman kuralları, Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ticaret Divanı, BM Güvenlik Konseyi ve insan hakları evrensel bildirgesi, ABD ve Batı tarafından İsrail için feshedildi. İsrail'in 8 Ekim'den beri sürdürdüğü Filistin katliamıyla ilgili binlerce korkunç kayıt gördü dünya halkları. İnsanların zihninde ebedi olarak kalacak ve silinmeyecektir. Yine anladık ki, başından beri ABD-İsrail projesi, Sina'nın zorla yerleşime açılmasıdır ve bu katliam da bunu sağlamak, yani Gazelileri Sina'ya itmek için yapılmaktadır. Gerçekler artık gizlenemez hale gelmiştir.
Hasılı kelam, sözün bittiği yerdeyiz. Bilinmeli ki Filistinlilerin kanını döken caniler, döktükleri kanda boğulacaklardır. Artık vahşet bile bu vahşetten tiksiniyor. Siyasi analizler, diplomasi, uluslararası hukuk, hepsi anlamını yitirdi. Dünya halkları artık bu ilüzyondan uyanmıştır. Filistin’i tanıyan devletler artık İsrail'e karşı güç kullanma dönemini başlatmalıdır. Çünkü gördük ki Siyonizm güçten başka hiçbir dilden anlamıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu çerçevede İslam dünyasına seslenerek dedi ki: “Buradan İslam dünyasına da bir çift sözüm var, ortak bir karar almak için daha neyi bekliyorsunuz? Allah bunun hesabını size, hepimize sorar."
Bu arada, Filistin’deki katliamdan başta bölgedekiler olmak üzere Arap ülkelerinin tamamı sorumludur. 18 Mayıs'ta BM Genel Sekreteri, bu zulmü gördüğü için Arap ülkelerinden birleşmelerini istemişti. Ancak bunu yapabilecek cesareti gösterememişler; zira Arap rejimleri de Siyonist şantaja maruz kalıyor.