Hava Durumu

76 Yıllık İşgal ve 100 Gündür Süren Soykırım

Yazının Giriş Tarihi: 14.01.2024 17:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.01.2024 17:18


Mekke'de Müslümanlar, ağır işkencelere, baskılara, tehditlere, dayak ve hapis cezalarına, ekonomik ve sosyal ambargolara maruz kaldılar. Bu zorluklar, artık onlar için dayanılmaz bir hal alıyordu. Her gün Peygamber Efendimize (sav) başvuran Müslümanlar, maruz kaldıkları eziyet, işkence ve ambargo karşısında çözüm arayışı içindeydiler. Sahabilerin bu durumu, Peygamberimizi (sav) üzmüş ve O, işaret parmağıyla güneydeki bir ülkeye işaret ederek şöyle demişti: "Şüphesiz ki orada, yanında hiçbir kimsenin asla zulme uğramadığı bir kral vardır. Ve orası doğruluk diyarıdır."

Hz. Peygamber'in bu tavsiyesi üzerine, 615 yılında dördü kadın olmak üzere on beş kişi Habeşistan’a hicret etti. Bu ilk muhacirler, kral Necâşî Ashame tarafından iyi karşılanmış ve bir yıl sonra daha kalabalık bir grup aynı yolu izlemişti.

Bugün Gazze’de yaşananlar ilk Müslümanların durumuna ne çok benziyor. Son işgal ve katliamların başlamasının üzerinden tam 100 gün geçti. Dünya, çocuklar ve kadınlar dahil masum sivillerin yaşamını yitirdiği bu trajedinin yankıları altında hâlâ sarsılmakta. Gösteriler ve uluslararası çığlıklar yükselirken, acımasız bombardımanlar ve katliamlar devam ediyor. 100 gün boyunca devam eden çatışmalar, sivil yaşamı altüst etti. Her gün kadınlar ve çocuklar, anlamsız bir şiddetin kurbanı oluyor. Sivil alanlar, okullar, hastaneler özellikle hedef alınıyor ve insani felaketin boyutları giderek büyüyor. Bu durum, uluslararası toplumun gözleri önünde gerçekleşiyor.

14 asır sonra sanki yine bir el Gazzelilerin maruz kaldığı bu zulüm ve ambargo karşısında yine Güney’deki adil krala ve doğruluk ülkesine işaret etti. Bu kez Güney’deki o adil kral ve doğruluk ülkesi yine Necâşî’nin yaşadığı topraklar olan Güney Afrika oldu. Güney Afrika, Gazze’nin maruz kaldığı bu insanlık dışı olayları cesur bir hamle ile Uluslararası Adalet Divanı'na taşıyarak önemli bir adım attı. Bu hamle, uluslararası kurumların yeniden etkinleştirilmesi ve adaletin sağlanması yolunda umut verici bir gelişme. Güney Afrika'nın bu cesur adımı, diğer ülkeler için de bir örnek teşkil edebilir ve uluslararası toplumun bu konudaki sessizliğini bozabilir. İşte! Müslümanların Mekke'de maruz kaldığı ağır işkenceler, baskılar, tehditler, dayaklar, hapis, ekonomik ve sosyal ambargolar, tarihin farklı dönemlerinde mazlumların yaşadığı zulümlerin benzerliğini gözler önüne seriyor. İlk Müslümanlar gibi, Gazze halkı da ağır şartlar altında direniyor.

76 yıl önce başlayan işgal ve son 100 gün içinde yaşanan katliamlar, Gazze'den dünyaya önemli dersler sunuyor. Gazze'den alınması gereken ilk ders, mazlumun yanında durmanın önemidir. Eğer mazlumun yanında durmuyorsanız, insanlık adına bir hiç olduğunuzu gösterir. Mazlumların acılarına kayıtsız kalmak, onların yaşadığı zulme sessiz kalmak, aslında insanlık onuruna yapılmış bir ihanettir. Bu, sadece uluslararası liderler ve politikacılar için değil, tüm dünya vatandaşları için geçerlidir.

Gazze'den alınması gereken ikinci ders, hiçbir uluslararası kuruluşun veya kurulun mazlumları kurtarmak için yeterli olmadığını gösteriyor. Birleşmiş Milletler gibi kurumların ve uluslararası topluluğun çabaları çoğu zaman yetersiz kalıyor. Bu durum, uluslararası kurumların yeniden yapılandırılması ve daha etkili hale getirilmesi gerekliliğini gösteriyor. Aynı zamanda, bireylerin ve sivil toplum kuruluşlarının, adalet ve insan hakları mücadelesinde daha aktif rol alması gerektiğini vurguluyor.

Hasıl-ı Kelâm, Gazze'nin direnişi ve mücadelesi, dünyaya verdiği derslerle tüm insanlığa umut aşılıyor. Güney Afrika'nın bu trajediyi Uluslararası Adalet Divanı'na taşıması, uluslararası kurumların yeniden etkinleştirilmesi ve adaletin sağlanması yolunda önemli bir adım olarak görülebilir. Dünya liderleri ve uluslararası toplum, bu şiddeti durdurmak ve mazlumların yanında durmak için somut adımlar atmalıdır. Her bireyin, adalet ve insan hakları için sesini yükseltme, eyleme geçme ve mazlumların yanında durma sorumluluğu var. Gazze'nin yaşadığı trajedi, dünya çapında bir farkındalık yaratmalı ve insanlık adına daha adil ve barışçıl bir dünya için hepimizi harekete geçirmelidir. Gazze'nin 100 gün süren direnişi, dünyanın gözlerini açmalı ve uluslararası toplumun bu tür trajedilere karşı daha etkin bir tutum almasını sağlamalıdır. Bu, sadece Gazze için değil, tüm mazlumlar ve özgürlük peşindeki halklar için bir umut ışığı olabilir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.