Türkiye’nin Sessiz Krizi: Sokak Çeteleri ve Yargı Reformunun Kaçınılmazlığı
Yazının Giriş Tarihi: 02.09.2025 15:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.09.2025 15:24
Türkiye son yıllarda, toplumsal huzuru doğrudan tehdit eden sessiz ama tehlikeli bir krizle karşı karşıya: Sokak çeteleri. Yaşları 12 ile 18 arasında değişen, aynı görünüm ve aynı kimlik algısıyla hareket eden bu gruplar, yasal terminolojide hâlâ “suça sürüklenen çocuklar” olarak anılıyor. Oysa gerçekte karşımızda, onlarca suç kaydı bulunan, organize biçimde hareket eden ve yalnızca bireysel değil, toplumsal güvenliği de hedef alan bir yapı var.
Bugün bir mahalle esnafı da, bir iş insanı da, bir sanatçı da, hatta sıradan bir vatandaş da aynı tehdidi hissediyor: Sokakta dokunulmazlık zırhına bürünmüş bir çete düzeni. İnsanlar çocuklarını okullarından alıyor, şehir değiştiriyor ama yine de kurtulamıyorlar. Sorun artık münferit bir asayiş vakası değil; Türkiye’nin yargı ve güvenlik sistemini test eden yapısal bir krize dönüşmüş durumda.
Arkada Daha Büyük Bir Fotoğraf Var
Bu genç grupların arkasında, suçu yönlendiren ve finanse eden daha büyük, organize ve mafyatik yapılar bulunuyor. Genç yaş ve mevcut yasal boşluklar, bu örgütlere adeta bir koruma kalkanı sağlıyor. Böylece suç, yalnızca sokakta değil, sistemin içinde de kök salıyor.
Amerika Birleşik Devletleri, benzer bir krizi 1970’lerde yaşadı. Ancak kapsamlı yasal düzenlemelerle hem sokaktaki çeteleri hem de onların arkasındaki organize yapıları hedef aldı. Bugün Türkiye’nin ihtiyacı olan şey tam da budur: Anlık tepkiler değil, köklü ve caydırıcı bir yargı reformu.
Yasal Boşluklar Artık Taşınamaz Noktada
Mevcut hukuk sistemi, çocuk yaşta işlenen suçlara dair caydırıcılıktan uzak kalmakla birlikte, örgütlü yapıları hedef alan bütüncül bir yaklaşım da sunmuyor. Bu boşluk, suç örgütleri tarafından sistematik şekilde istismar ediliyor.
Türkiye, bugün bu gerçeği görmezden gelirse, yarın sokaklarda kimsenin kendini güvende hissetmediği, güvenlik algısının tamamen yıkıldığı bir toplumsal iklimle karşılaşacaktır.
Reform Bir Tercih Değil, Zorunluluk
Devlet, vakit kaybetmeden kapsamlı bir yargı reformunu hayata geçirmek zorundadır. Bu reform;
Sadece genç çeteleri değil,
Onları yönlendiren mafyatik yapılanmaları,
Yasal boşluklardan beslenen tüm suç ağlarını kapsamalıdır.
Güvenlik, yalnızca asayiş meselesi değil; bir hukuk devleti olmanın, medeniyet inşasının ve toplumsal barışın da temelidir. Türkiye, bu gerçeği görmezden gelemez.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Soner ZORLUOĞLU
Türkiye’nin Sessiz Krizi: Sokak Çeteleri ve Yargı Reformunun Kaçınılmazlığı
Türkiye son yıllarda, toplumsal huzuru doğrudan tehdit eden sessiz ama tehlikeli bir krizle karşı karşıya: Sokak çeteleri. Yaşları 12 ile 18 arasında değişen, aynı görünüm ve aynı kimlik algısıyla hareket eden bu gruplar, yasal terminolojide hâlâ “suça sürüklenen çocuklar” olarak anılıyor. Oysa gerçekte karşımızda, onlarca suç kaydı bulunan, organize biçimde hareket eden ve yalnızca bireysel değil, toplumsal güvenliği de hedef alan bir yapı var.
Bugün bir mahalle esnafı da, bir iş insanı da, bir sanatçı da, hatta sıradan bir vatandaş da aynı tehdidi hissediyor: Sokakta dokunulmazlık zırhına bürünmüş bir çete düzeni. İnsanlar çocuklarını okullarından alıyor, şehir değiştiriyor ama yine de kurtulamıyorlar. Sorun artık münferit bir asayiş vakası değil; Türkiye’nin yargı ve güvenlik sistemini test eden yapısal bir krize dönüşmüş durumda.
Arkada Daha Büyük Bir Fotoğraf Var
Bu genç grupların arkasında, suçu yönlendiren ve finanse eden daha büyük, organize ve mafyatik yapılar bulunuyor. Genç yaş ve mevcut yasal boşluklar, bu örgütlere adeta bir koruma kalkanı sağlıyor. Böylece suç, yalnızca sokakta değil, sistemin içinde de kök salıyor.
Amerika Birleşik Devletleri, benzer bir krizi 1970’lerde yaşadı. Ancak kapsamlı yasal düzenlemelerle hem sokaktaki çeteleri hem de onların arkasındaki organize yapıları hedef aldı. Bugün Türkiye’nin ihtiyacı olan şey tam da budur: Anlık tepkiler değil, köklü ve caydırıcı bir yargı reformu.
Yasal Boşluklar Artık Taşınamaz Noktada
Mevcut hukuk sistemi, çocuk yaşta işlenen suçlara dair caydırıcılıktan uzak kalmakla birlikte, örgütlü yapıları hedef alan bütüncül bir yaklaşım da sunmuyor. Bu boşluk, suç örgütleri tarafından sistematik şekilde istismar ediliyor.
Türkiye, bugün bu gerçeği görmezden gelirse, yarın sokaklarda kimsenin kendini güvende hissetmediği, güvenlik algısının tamamen yıkıldığı bir toplumsal iklimle karşılaşacaktır.
Reform Bir Tercih Değil, Zorunluluk
Devlet, vakit kaybetmeden kapsamlı bir yargı reformunu hayata geçirmek zorundadır. Bu reform;
Sadece genç çeteleri değil,
Onları yönlendiren mafyatik yapılanmaları,
Yasal boşluklardan beslenen tüm suç ağlarını kapsamalıdır.
Güvenlik, yalnızca asayiş meselesi değil; bir hukuk devleti olmanın, medeniyet inşasının ve toplumsal barışın da temelidir. Türkiye, bu gerçeği görmezden gelemez.