Hava Durumu

Ak Parti 22 yaşında… Sayısız eserlerle 21 yıldır iktidarda

Yazının Giriş Tarihi: 24.08.2023 21:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.08.2023 21:48

Türkiye, tarihinin en derin ekonomik krizini 2001 yılında yaşadı ve o kriz Türk siyasetinde büyük bir dönüşümü de ateşledi. Öncesinde 1991'de başlayan ve tam olarak 10 yıl süren siyasi istikrarsızlık dönemi, çok kısa süreli ikili, üçlü, dörtlü koalisyon hükümetlerinin yaşandığı, ülkenin yönetilemez hale geldiği karanlık bir zaman dilimi olarak tarihe geçmişti. Ülkeyi adeta kimin ya da kimlerin yönettiği belli değildi. Askeri darbeler geleneğiyle kendisini demokrasiden, milletin egemenlik hakkından üstün gören askeri vesayet hem siyaseti ülkeyi yönetemeyecek kadar dağınık hale getirmiş hem de tehditkar bir tavırla tüm kurumları baskı altına almıştı.

İşte böyle bir dönemde 2001 yılında siyaset yeniden organize oldu, Ak Parti kuruldu. Recep Tayyip Erdoğan da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde okuduğu bir şiir bahane edilerek söz konusu askeri vesayetin baskısıyla siyaset dışına atılmak istendi. Millet onun siyasi yasaklı durumuna bakmaksızın partisine ve kendisine destek verdi. Yönetilemez hale gelmiş ülkeyi istikrara kavuşturacak ve geleneksel sağcı siyasetin vaat ettiği 'Büyük Türkiye'yi kuracak lider olduğuna inandı. Ak Parti kurulduktan çok kısa süre sonra ilk genel seçimde milletin büyük teveccühü ile tek başına iktidar oldu. Partisinin bu başarısının ardından yasaklı siyasetçi konumundaki Erdoğan'ın yolu da tekrar açıldı.

Ak Parti ve Erdoğan iktidarı önce siyasi istikrarı sağladı. Ardından ülkenin daha demokratik, daha özgür bir ülke olması için reformalar başladı. Aynı anda ekonomide kısa süre önce yapılmış reformları pekiştirdi. Türkiye ekonomisinin risk primi hızla düştü. Faizler ve enflasyon süratle geriledi. Büyüme yüzde 5'in üzerinde istikrar kazandı. Ülkeye doğrudan yabancı sermaye girişi hızlandı, rekorlar kırıldı. İhracat şahlandı, turizm gelirleri süratle arttı. Sanayi üretim yatırımları daha önce olmadığı kadar hızlandı. Bütün bunlar olurken, Ak Parti hükümetleri de ülkenin altyapı yatırımlarını dev projeler halinde birbiri ardına tamamlıyordu. Yavuz Sultan Selim Köprrüsü, Avrasya ve Marmaray geçişleri, hızlı tren hatları, bölünmüş yollar ve yeni otoyollar, limanların kapasite artırımları ve modernleştirilmesi, barajlar, ülkenin kuzey güney aksında yeni ulaşık şebekelerinin tamamlanması, hava alanlarının ülke geneline yayılması ve İstanbul'da dünyanın en büyük hava limanının inşası, Körfez'de Osman Gazi Köprüsü, Çanakkale'de bir başka şaheser köprü derken Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılmadığı kadar proje tamamlanmış oldu. 

Savunma sanayiinde de devrim yapıldı. Ülkenin hem kendi silah sistemleri, SİHA, helikopter, gemi ihtiyaçları yerli imkanlarla yapılabilir oldu hem de yılda 4 milyar doların üzerinde ihracat yapabilen bir savunma sanayi ortaya çıktı. 

Bütün bu istikrar içinde kalkınma hamleleri Türkiye'yi önce bölgesinde sonra dünya genelinde söz sahibi yapıyordu. Buna karşı içerdeki hain işbirlikçileri ile birlikte hareket eden emperyalist güçler önce 'Gezi Kalkışmasını' sonra 17-25 Aralık yargı ve emniyet darbe girişimini, ardından 15 Temmuz hain darbe girişimini devreye sokarak Ak Parti ve Erdoğan iktidarını yok etmek istediler. Başaramadılar ama 2013 Mayıs ayından beri 'siyasi istikrarı her an bozabilir ülke' imajını Türkiye'ye yapıştırdılar. Bunlara rağmen Türk milleti egemenlik emanetini yine Ak Pati ve Erdoğan'a teslim etti. 

Özellikle hain FETÖ kalkışmalarının ne anlama geldiğini ilk fark eden Milliyetçi Hareket Partisi'nin çok değerli genel başkanı Devlet Bahçeli'nin de Erdoğan'la birlikte Cumhur İttifakı olarak siyasette kader birliği kurmasından itibaren ülkenin içerdeki ve dışardaki düşmanları yenilgi üzerine yenilgi aldılar.

Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti 100'üncü yılında en azınadn 5 yıl daha istikrarlı, milli ve manevi değerlere bağlı, tam milli egemenlik desteğine sahip, tecrübeli ve dirayetli lider ve kadrosu tarafından yönetilecek. 

Bugün, 2020 yılında başlayan Covid 19 Pandemisinin bütün dünyaya sağlığı makro ekonomik hastalıklardan etkilenmiş ama onunla da en iyi şekilde mücadelesini sürdüren bir ülke olarak yola devam ediyoruz. Ayrıca Rusya Ukrayna savuşının, enerji, gıda ve emtia fiyatlarına getirdiği aşırı yüklerin etkisini yenmeye çalışıyoruz. Suriye'de ve Irak'ta halen Türkiye'ye saldırmak için her fırsatı değerlendiren, bazı sözde müttefiklerimizin maaş ve silahla beslediği terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Enerji ihtiyacının tamamını ithal eden ülke olmaktan kurtulmak için Karadeniz, Akdeniz ve vatan topraklarında doğal gaz ve petrol arayan, bulan ve bulacak olan bir ülke haline geldik. Nükleer enerji santralımız yakında ülkemizin elektrik ihtiyacının yüzde 12'sini tek başına üretmeye başlayacak. Güneş, rüzgar ve diğer yenilenebilin enerji yatırımlarından dünya sıralamasında ön saflardayız.

Sorunlarımız var, enflasyonumuz yüksek ama bunu da yenecek yetenekli, tecrübeli siyasi irade iş başında. Halkımız her daim umutsuzlara kulak vermeden geleceğe yine umutla bakıyor. 

Nice kalkınmacı, özgürlükçü, güçlü Türkiyeci iktidar yılları diliyoruz Ak Parti ve Sayın Erdoğan...        

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.