Ekonomik göstergeler, fâiz artışları, dünya ekonomisinin yansımalarının dolara ve borsaya etkileri, her gün canlı yayınlarla, para politikalarını ve güncel hareketlilikleri takip edenlerin gündeminin yaklaşık % 95’lik kısmını belirliyor. Oysa hayat, göstergelerin aksine, inanılmaz hızla değişip yükselip düşüyor ki boş koşturmalar, boş dinlemeler ve boş okumalar arasında zaman su gibi değil, buzun güneş altında eriyip gitmesi gibi fark edilmiyor bile.

Bütün gün zâlim dünyanın siyaset, savaş, katliam, soykırım ve cinayet haberlerini okuyup akşam eve yorgun ve bitmiş halde gittiğinde, ekmek parasını garantiye almış ama değerleri ve enerjisi bitmiş halde, kaçınılmaz, paylaşılası an ve ortamlar yok oluyor. Para kazanılmış, altın birikmiş, borsa değerleri artışla değerlenmiş ama huzur kalmamış. Boş durmak yakışmaz ama boşa koşmak da yakışmaz. Kaçan kovalanır ama kovalayandan da kaçılır. Dünyâ ve İnsân misâli.

Durun ve derin bir nefes alın, noluyoruz yahu, napıyorum, rakamlarda boğuldum, ben kimim nereye gidiyorum, sonunda ne olacak? İşler tıkırında, siyâset kavga döğüş, ekonomik göstergeler ve kâr oranları her gün daha iyiye gidiyor ama yine de bizi biri dövüyor sanki. Bu ne yorgunluk, bu ne dalgınlık, bu ne hırs ve koşturma. Durun kalabalıklar, durun insanlar, hadi biraz tefekkürle, perişan halimizi analiz edip, yapabildiğimiz kadarıyla yaptıklarımıza ve yapabileceklerimize bakalım. Zaman hızlı geçiyor. 

Geçmişte bilge dedelerimiz ne güzel özetlemiş:

'Çok değiştik biz, eskisi gibi değiliz artık. Samimi sohbetler, çıkarsız ilişkiler. Allah için sevmeler, birbirimizi görünce ve ayrılırken ESSELÂMUALEYKÜM’ler VEALEYKÜMESSELÂM’lar, musâfaha etmeler. Birbirini görünce Allah’ı hatırlayanlar, ayrılırken Asr Sûresi’ni okuyanlar. Salonlarımızda kocaman gösterişli kitaplıklar, okunası kitaplar, tefsirler, köşede bir rahle, yanında seccâde, yerde minderler. Nâmahrem’den sakınmalar, haremlik selâmlıklar, onurlu utangaçlıklar, büyük başörtüleri, boydan uzun elbiseler, geniş pardesüler, alınmamış kaşlar, kibirsiz bakışlar, tâvizsiz haller, diplomasız olsa da dopdolu beyinler, ilmi, dışına sirâyet eden hanımefendiler, danışılası şahsiyetler, hocalar, dinlenesi sesler, ağlanası omuzlar, hayâta, İslâm’ın çerçevesinden bakan gözler, ufku geniş mâsîvâ’dan (boş işlerden) sıyrılmış yürekler, her işini Allah ve Rasûlüne soran mü’minler, mü’mineler. 

Sonra ne olduysa oldu... 

Girişte, ‘Merhaba’’lar, çıkışta ‘’baybay’’lar, sıkıntılı hallerde ’’oh my god’’lar. Sıkma baş eşarplar, çekici pardesüler, tesettüre yön veren, Tesettürcü Giyimciler’den yeni trendler. Yay misali kaşlar, hafif bir allık, gözde rimeller, janjanlı takılar. Tatilde 5 yıldızlı oteller, açık menü kahvaltılar, lüx havuzlar, haşemalar, tesettürlü mayolar. Markalı koltuklar, ışıltılı mobilyalar, boncuklu perdeler, yemek masasında pullu örtüler, fix menü iftar sofraları, midelere râm edilmiş Ramazanlar. Karma sohbetler, tokalaşmalar, “ne olacak canım”lar. Fetvâlar içinden, zor belâ bulunup aralanan ve zamanla kırılan kapılar.

Gitar kursunda çocuklar, elzem(!) müzik dersleri, hit şarkılar, konserde alkışlar, kızlara erkek, erkeklere kız arkadaşlar, İslâmî flörtler, evlilik siteleri, “my darling”ler, ünlü restorantlarda kabul günleri, karidesler, havyarlar, alabildiğine modern (!) ve feminist mü’mine hanımlar, içi boş diplomalar, artık koca parası yemeyenler, kariyer yapanlar, çok çocuk istemeyenler, kalori hesapları, formda vücutlar, fitnıs salonlarında mütedeyyin (!) anneler, hem hatip, hem beyaz, liberal, yumuşacık hocalardan, kimseyi üzmeyecek fetvâlar, rafların gerisinde, Kur’an, Buhârî, rûhul beyân, Elmalı’lar. Tefsir sohbetlerinden, parti toplantılarına kayan, karışık, iç içe, diz dize cemaat sohbetleri, seküler kafalı mü’min kocalar, durumdan rahatsız olanlara çıkışmalar, sen daha orada mısın?”lar. 

Nefisle barışık bahaneler, çünkü’ler, için’ler, ama’lar. 

Hepimizin yaşadığı her hâlimiz anlayana çok şey anlatır.

Gözümüzde dünyâ, kalbimizde dünyâ, elde var sıfır''.

Belediye seçimlerimiz Türkiyemiz için hayırlara vasile olsun.

ALLÂHIM, Türkiye üzerine oynanan ihanet oyunlarını bozmak için bize AKIL, CESÂRET, FERÂSET ve bu özellikleri olan LİDER ve EKİPLERE yol ver. ÂMÎN.