Hava Durumu

Sanat, para kazanmak için mi yapılır?

Yazının Giriş Tarihi: 21.12.2023 10:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.12.2023 10:08

Çocuk yaşta başlar sanata yatkınlık. Çocuk yaşta başlar sanatçı olmaya müzisyenler. Ellerinde taraktan, kumandadan mikrofonlar, toptan, masadan darbukalar, sopadan gitarlar...

Böyle masum başlayan bir içgüdü peşinden uzun yıllar koşulan bir mücadeleye dönüşür. Bitiş çizgisi asla olmayan bir meslektir müzisyenlik. Kimine bir hayali kovalatır, kimine bir hayali yaşatır. Görünmeyen ama duyulan o sesler sanatçının lisanıdır ve genellikle konuşabildiği yani kendini ifade edebildiği ıssızlıktır. O ıssızlığa ortak aradığı zaman da profesyonelliğe attığı ilk adımdır elbette. İnsan neticede bilinmek ister, onaylanmak, var olduğunu hissetmek...

Müzisyenin nutkunun tutulduğu andır alkış. Hakedilen bir alkış kadar büyüleyici çok az şey vardır. İşin mutfağından sahne önüne kadar çalışan her müzisyenin lokmasıdır alkış. Bir kere yakaladın mı kendine bağlayan o çekim gücü için üretir sanatçı. Tanımadığımız kaç sanatçı vardır kim bilir bu alkışı hak eden? Kaldı ki hep düşünürüm. Sanatçı illa tanınmak zorunda mıdır? Tanınma kaygısı gütmediği zaman mı sanatçıdır? Hayır mı? Evet mi? 

Bu işin içine elitlik karışmamalı çünkü karışırsa cevap evet oluyor. Geçim derdi olmayan bir sanatçı, olandan daha mı avantajlı? Yaşamak için üreten bir sanatçı, keyfe keder üreten bir sanatçıdan daha mı üstün? İkisinin de çocukken kurduğu hayaller aynıyken nasıl şartları eşit olmaz ki eşit olmayan şartlarda gelen başarı inandırıcı mıdır?

Sizce hangi başarı kendiliğinden geliyor? Sizce hangi başarı daha kalıcı oluyor? Benim cevabım, kaygı güdülmeyen… Şartlar ne kadar çetin olursa olsun müzisyen kaygı gütmeden müzik üretmeli... Peki Türkiye şartlarında bu mümkün mü? Hayır.

Nitelikli şarkıların azalmasının ve sadece platformların içeriğine göre müzik yazılmasının sebebi bu içinden çıkılmaz şartlar mı? Evet.

Yine bir kez daha aklım beni doğruluyor ki her olanın altında bir matematik yatıyor. Bu matematiği çözdüğünüz zaman bir başarı geliyor evet ama bu da ne yazık ki sentetik oluyor. İstisnalar kaideyi bozmaz tabi ki ama sentetik başarılar, sentetik kimlikler özgünlüğün, yaratıcılığın tanrıdan gelen kısmını öldürüyor.

Müzik piyasası, “ben x kişisi gibi müzik yapacağım” diyenlerle dolu. Efsaneler bu yüzden var. Kaygı gütmedikleri için ve unutmayın onların da zor bir hayatı oldu. Sanat para kazanmak için yapılmaz. Sanat başarıyı doğuran bir gebelik sürecidir. Sıkıntılıdır, acılıdır, mutludur, sevinçlidir. Başarı geldiğinde anlarsın çünkü sana para kazandırır ama senin kazanma halinde tek umursadığın şey nihayetinde yine alkıştır. Döndük mü şimdi başa? 

Bugün dejenere olduğu düşünülen müzik üretimi de bir gün başa dönecek. O duyguya, teslimiyete yeniden sarılacak.Şunu da eklemeliyim ki zorluğun içinde büyümeyen, acı bir hikayesi olmayan, geçim sıkıntısı çekmeyen müzisyen ve sanatçıları majör akorlara benzetirim. Sayıları daha azdır ama etkilidir. Toplum olarak acıya acıya, acıyı benimsediğimizden minör akorlar şarkılarımıza hakimdir.

Unuttuğumuz bir şey var ki sanatçı her kesime hitap edebilme yeteneğine sahip olsa da bunu gerçekleştirmek zorunda değildir. Şimdi söyle hangi yeni şarkı seni ağlattı veya mutlu etti? O şarkıyı yazana, söyleyene, aranje edene sıkıca sarıl çünkü bu bir ekip işidir. Hiç bir lider savaşları tek başına kazanmamıştır. Bir şarkıda başarı kazanılmışsa, şarkı künyesini incelemeyi unutma. Söyledim ya alkış çok önemli...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.