İstiklal Marşı'nı ilk öğrendiğimde henüz beş yaşındaydım. O yaşlarda, elbette anlamını tam olarak kavrayamıyordum. Sadece ezberlediğim bir metindi. Ancak ilkokula başladığımda bu marşın neden yazıldığını, neden her hafta törenlerde büyük bir ciddiyetle okunduğunu anlamaya başladım.

Öğretmenlerimiz bize sadece İstiklal Marşı'nın sözlerini ezberletmekle kalmadı; ona nasıl saygı göstermemiz gerektiğini de öğretti. Marş okunurken asla hareket etmememiz gerektiğini, nerede duyarsak duyalım saygı duruşuna geçmemizin önemini bizlere aşıladılar. Aslında bu, sadece bir tören kuralı değil; milletimize duyduğumuz saygının, sevgimizin ve minnet duygularımızın bir yansımasıydı.

İstiklal Marşı, Türk milletinin bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesidir. Vatan, millet ve bayrak sevgisinin ne kadar kutsal olduğunu, bu değerlerin asla vazgeçemeyeceğimiz temel unsurlar olduğunu bizlere hatırlatır. Mehmet Akif Ersoy'un kaleminden dökülen bu muhteşem dizeler, milletimizin azmini, kararlılığını ve vatan sevgisini adeta bir destan gibi anlatır.

Bu yüzden İstiklal Marşı'mızın anlamını ve ona duyduğumuz saygıyı çocuklarımıza ve gençlerimize de aynı titizlikle öğretmeliyiz. Evlerimizde, okullarımızda ve hayatın her alanında bu bilinci yaşatmak bizim en önemli sorumluluklarımızdan biridir.

Bizlere bu kutsal marşı armağan eden Mehmet Akif Ersoy'u rahmetle ve minnetle anıyor, İstiklal Marşı'mızın kabulünün yıl dönümünde bu değerleri bir kez daha hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum. Unutmayalım ki, bu marş yalnızca bir şiir değil, bağımsızlığımızın ses bayrağıdır.