Bir bebek… Daha adını bile söyleyememiş. Diş çıkarmamış, ilk adımını atmamış. Bir sabah uyanamamış. Uyanmamış çünkü mama yoktu, su yoktu, ilaç yoktu.
Çünkü dünya, gözlerini kapattı.
Gazze’de bugün bir annenin sütü kesildi. Açlıktan. Stres, korku, çaresizlik… Göğsünde bir bebek ağladı, saatlerce. Sonra sustu. Uyudu sandılar. Uyandırmaya çalıştılar. Ama o artık açlıktan ölmüştü.
O an dünya ne yaptı, biliyor musunuz? Yeni bir toplantı tarihi belirledi.
Birleşmiş Milletler hâlâ “yardım ulaştırmanın zorluklarından” söz ediyor. Oysa o zorlukların altında kalan bir bebeğin teni, tırnakları morarmış.
Oysa annesinin kucağında yavaş yavaş donmuş bir umut.
Gazze’de bebekler ölüyor. Kimi kimsesiz, kimi annesinin kucağında. Biberonları yok, bezleri yok, battaniyeleri yok. Ama en çok da sesleri yok.
Çünkü onların çığlığı dünya tarafından duyulmuyor.
Dünyanın neresinde olursa olsun, bir annenin ağlayışı aynıdır. Gözyaşının dili yoktur. Ama dünya bazen, bazı gözyaşlarını görmezden gelir.
Gazze’de bugün, o görmezden gelinen gözyaşları sel oldu. Her biri “neden?” diye haykırıyor.
Ben, artık hiç ağlamayan bebekler görüyorum. Çünkü ölecek kadar susuz kalmış bir bebek ağlamayı bile unutur.
Oysa bir bebek ağlıyorsa, hala yaşıyordur.
Şimdi bazıları sessiz.
Ben, hiçbir annenin ağlamadığı, hiçbir bebeğin açlıktan susmadığı bir dünya istiyorum. Çok şey mi bu?
Bir çocuğun yaşaması, bir devletin onurundan, bir politikanın zaferinden, bir toprağın paylaşımından daha değersiz mi?
Dünya, bir bebeğin gözünü kapatışını izliyorsa, artık hiçbir medeniyetinden, hiçbir ilerlemesinden, hiçbir insanlık tarihinden söz etmesin.
Çünkü insanlığın bittiği yer orasıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Füsun Deniz YILMAZ
Bir Bebeğin Sessiz Çığlığı
Bir bebek… Daha adını bile söyleyememiş. Diş çıkarmamış, ilk adımını atmamış. Bir sabah uyanamamış. Uyanmamış çünkü mama yoktu, su yoktu, ilaç yoktu.
Çünkü dünya, gözlerini kapattı.
Gazze’de bugün bir annenin sütü kesildi. Açlıktan. Stres, korku, çaresizlik… Göğsünde bir bebek ağladı, saatlerce. Sonra sustu. Uyudu sandılar. Uyandırmaya çalıştılar. Ama o artık açlıktan ölmüştü.
O an dünya ne yaptı, biliyor musunuz? Yeni bir toplantı tarihi belirledi.
Birleşmiş Milletler hâlâ “yardım ulaştırmanın zorluklarından” söz ediyor. Oysa o zorlukların altında kalan bir bebeğin teni, tırnakları morarmış.
Oysa annesinin kucağında yavaş yavaş donmuş bir umut.
Gazze’de bebekler ölüyor. Kimi kimsesiz, kimi annesinin kucağında. Biberonları yok, bezleri yok, battaniyeleri yok. Ama en çok da sesleri yok.
Çünkü onların çığlığı dünya tarafından duyulmuyor.
Dünyanın neresinde olursa olsun, bir annenin ağlayışı aynıdır. Gözyaşının dili yoktur. Ama dünya bazen, bazı gözyaşlarını görmezden gelir.
Gazze’de bugün, o görmezden gelinen gözyaşları sel oldu. Her biri “neden?” diye haykırıyor.
Ben, artık hiç ağlamayan bebekler görüyorum. Çünkü ölecek kadar susuz kalmış bir bebek ağlamayı bile unutur.
Oysa bir bebek ağlıyorsa, hala yaşıyordur.
Şimdi bazıları sessiz.
Ben, hiçbir annenin ağlamadığı, hiçbir bebeğin açlıktan susmadığı bir dünya istiyorum. Çok şey mi bu?
Bir çocuğun yaşaması, bir devletin onurundan, bir politikanın zaferinden, bir toprağın paylaşımından daha değersiz mi?
Dünya, bir bebeğin gözünü kapatışını izliyorsa, artık hiçbir medeniyetinden, hiçbir ilerlemesinden, hiçbir insanlık tarihinden söz etmesin.
Çünkü insanlığın bittiği yer orasıdır.